Orman, Su ve Hayat demektir.

Doğada her şey birbiriyle derin bir uyum içinde var olur. Toprak, su ve yeşil örtü, yalnızca birbirini tamamlamaz; aynı zamanda hayatın sürekliliğini sağlar. Yakın zamanda çektiğim bir videoda, bu mucizevi uyumun canlı bir örneğine tanık oldum. Bir ağacın en tepesinden başlayarak köklerine doğru inen bir yolculuk düşünün. Gövdesiyle göğe yükselen bu ağaç, altındaki kayaların ve toprağın derinliklerinden suyu yüzeye taşıyor. Ağaç köklerinin çevresinde öbek öbek kaynayan bir pınar var; adeta doğa nefes alıyor. Bu su kaynağı zamanla bir çeşmeye dönüşmüş. Artık sadece toprağı değil, çevresindeki canlıları da besleyen bir yaşam damarı haline gelmiş. Bu manzara, ormanın sadece ağaçlardan ibaret olmadığını, aslında bir hayat ağı olduğunu hatırlatıyor bize. Ormanlar, su kaynaklarının korunmasında kritik rol oynar. Yağmur suyunu süzerek yer altı kaynaklarını besler, toprağı erozyona karşı korur ve mikroiklimler oluşturarak doğanın dengesini sağlar. Ağaçlar, kökleriyle sadece suyu değil, yaşamı da tutar. O küçük pınar, bize çok büyük bir şeyi anlatıyor: Su, hayatın kaynağıdır. Orman ise bu kaynağın koruyucusudur. Bugün temiz bir yudum su içebiliyorsak, serin bir gölgenin altında soluklanabiliyorsak, bunu ormanlara borçluyuz. Gördüğüm bu doğal mucize, insanın doğayla ne kadar iç içe ve ona ne kadar muhtaç olduğunu bir kez daha gösterdi. Ormanı korumak, suyu korumaktır. Suyu korumak ise geleceğimizi…